ARTİSTİK BUZ PATENİ

Pekin 2022: Gabriella Papadakis/Guillaune Cizeron altın danslarına hazır

Posted in 2022 Pekin, Haberler by ursuspolaris on 26/12/2021

Fransız Gabriella Papadakis/Guillaume Cizeron’un 2014-2015 sezonunda Buz Dansı Dünyasının zirvesine çıkması için sadece bir sezona ihtiyacı vardı. 

Papadakis/Cizeron ikilisi, 2014 Dünya Şampiyonasında 13’üncü sırada yer almıştı, ancak bir yıl sonra 2015 Dünya Şampiyonasında şeref kürsüsünün en üst basamağına çıkarak altın madalyalarını boyunlarına geçirdiler. 

Bu eşi benzeri görülmemiş yükselişten bu yana Fransız takımı artık hiçbir etkinlikte podyumdan ayrılmadı ve Dört Dünya ve beş Avrupa şampiyonluğu ile 10 ISU Grand Prix altın madalyası ve iki ISU Grand Prix Finali şampiyonluğu kazandı.

Papadakis/Cizeron ikilisi, Fransa’nın 2022 Pekin Kış Olimpiyatları Artistik Patinajda Olimpiyat altın madalyası kazanma umudu olan tek sporcuları!

.

.

2018 Kış Olimpiyatlarında Kanadalı rakipleri Tessa Virtue/Scott Moir’in ardından çok az farkla Olimpiyat ikincisi olan Fransız takımı, spor hayatlarını Olimpiyat altın madalyasıyla taçlandırmak peşinde.

Fransız dansçılar, küresel salgından etkilenen 2020-2021 sezonunda yarışmalara katılmadı ve 2021 Dünya Şampiyonasına katılmak yerine 2022 Kış Olimpiyatlarına odaklanmayı tercih etti.

2021 Finlandia Trophy ile yeniden pistlere dönen ve 20 aydan beri ilk kez bir yarışmaya giren Papadakis/Cizeron çifti, 2021 ISU Grand Prix yarışmalarında da Gran Premio d’Italia ve Internationaux de France’a katıldı.

Cizeron, “Seyircilerin huzurunda yeniden pistlere dönmek güzel oldu” diyor.

Fransız yıldızların yeni programları beğenildi. İkili, ritm dans için John Legend’In “Made To Love” ve “U Move, I Move” adlı şarkılarını seçti ve bir sokak dansı türü olan Waacking dans stilini Artistik Patinaj dünyasına tanıttı.

Cizeron, “Stilleri birleştirmeyi seviyoruz. Yani bu yıl ritm dans için biraz lirik hip hop yapıyoruz. Sevdiğimiz bir şarkıcı olan John Legend ile ilginç bir kombinasyon olacağını düşündük. Ritmin gerçekten iyi uyuştuğunu ve müziğin mesajının da dansın tarihiyle uyuştuğunu düşündük” diyor.

.

.

Antrenörleri Marie-France Dubreuil’in kendilerine bu dans stilinden bahsettiğini söyleyen Gabriella da “Hemen beğendik. Waacking uzmanlarından ders almaya başladık. Bize tüm hareketi ve tarihini anlattılar. İkimiz de dansın tüm yönlerini, kültürel ve tarihi yönlerini ve estetik hareketlerini sevdik. Sonra dansı vücudumuza uydurmak için çalıştık. Sadece nasıl uygulanacağını öğrendik ve biraz da doğaçlama…. Sonra buzda ve buz dışında koreografi çalışmaya başladık” diye konuşuyor. 

Waacking, 1970’lerde Los Angeles’taki LGBT topluluğundan kaynaklanan bir sokak dansı biçimi. Genel özelliği de hızla dönen kol hareketleri!

Cizeron, nasıl çalıştıklarını şöyle anlatıyor: “Sadece tekniği öğrenmek için buz dışında birkaç hafta antrenman yaptık. Bu çok fazla beyin gücü gerektirdi çünkü çok fazla koordinasyon var. Sonra bunu buzda yaptığımız adım dizileriyle koordine etmemiz gerekiyor. Adım adım gittik, birkaç hafta içinde sıfırdan yeni bir dans öğrenmek epey zor oldu. Amacımız sadece etkilemek değildi. Tam olarak dans edebilecek kapasiteye sahip olmak istedik. Uzmanlaştığımızı söyleyemem ama bize verilen süre göz önüne alındığında bayağı iyi durumdayız.”

.

.

Papadakis/Cizeron, aslında geçen sezon için Tango temalı bir serbest dans hazırlamıştı. Ancak ikili, bu dansı yarışmada sunma fırsatı bulamadı.

Gabriella anlatıyor: “Bu dansa daha çağdaş bir renk eklemek istedik ve geçen yıl tüm sezon boyunca bunun üzerinde çalıştık. İlk başta bunu Olimpiyat sezonu için muhafaza edeceğimizi düşünmüştük ama bir süre sonra Olimpiyat programı olarak hazırlamak istediğimiz şeyin bu dans olmayabileceğini fark ettik. Tangoyu sevdik, müziği sevdik ama yetmeyeceğini fark ettik. Bu yüzden Gabriel Fauré’nin “Élegie”sini kullanmaya karar verdik. Bu zaten bir süredir aklımızda olan bir müzikti, özellikle Guillaume’un aklında… Çalmaya başladık. Orijinal Tango için yapılan koreografiyle oldukça uyumluydu. Bununla dans etmek çok ilginç olurdu. Tangoya daha fazla teknik, daha farklı renkler ve farklı duygular ekledik. Daha zengin bir nitelik kazanmıştı. Bir Olimpiyat programı olarak kaymak isteyebileceğimiz, bunun için bütün enerjiyi bir araya getiren bir koreografi olmuştu. Son Olimpiyatlardan bu yana geçen sürede o kadar çok şey öğrendik ki, öğrendiklerimizi ve ne hale geldiğimizi tek bir programda ifade etmek istedik. Bu nedenle, programın pek çok katmanı olduğunu düşünüyorum; mesele çoğunlukla var olmakla ilgili… Kim olduğumuz, buzda sadece bazı şeyleri göstermek değil, hiçbir şey saklamamak, sadece olduğumuz gibi olmak ve ondan korkmamakla ilgili!”

Gabriella ve Guillaume, dokuz yaşından beri birlikte kayıyor ve bu uzun beraberliğin, en güçlü yanlarından biri olduğunu düşünüyorlar.

Guillaume diyor ki: “Bu her şeyi daha kolaylaştırıyor. Çok fazla iletişime gerek kalmıyor. Bu zaten aramızda var olan bir etkileşim. Bu da işi daha kolay kılıyor ve ilerlemeyi hızlandırıyor. Bence bu aynı zamanda seyircinin de hissettiği ve bundan etkilendiği bir şey…”

Öte yandan, bu güçlü yan, bazen zayıflık da olabiliyor. 

Guillaume, şöyle izah ediyor: “Bir süre sonra bir şekilde iletişime geçmeyi unutabiliyorsunuz. Çünkü her şeyin çok açık olduğunu, anlaşılır olduğunu düşünebiliyorsunuz. Ama bazen de bir şeyi yüksek sesle söylemezseniz eşinizin bunu nasıl bilebileceğini hatırlamanız gerekiyor. Söylemezseniz bunu bilmenin sihirli bir yolu yok ki. Yani aslında hep iletişim içinde olmamız gerekiyor. Ne kadar çok iletişim içinde olursak o denli güven oluşturabiliriz, artistik olarak, teknik olarak, yani her bakımdan buzda daha iyi olabiliriz”.

.

.

Papadakis/Cizeron, serbest dansla ilgili olarak, son tangolarını yaptıklarını söylüyor, ancak bu sezon sonrasında henüz ne yapacaklarına karar vermiş değiller. 

Guillaume, gelecekle ilgili olarak şunları söylüyor: “Bunun, son sezonumuz olma ihtimali var. Ama ben, bunun antrenman yapmamız ve performans göstermemiz için bize verilen her anla ilgili olarak minnettar olmanın bir yolu olduğunu düşünüyorum. Her seferinde son kez kayıyormuşuz gibi kayma, her anın tadını çıkarma fikrini seviyoruz. Bu, ayrı bir minnettarlık ve zevk veriyor ki ben biraz da dramı sevdiğimizi düşünüyorum!”

Gabriella ekliyor: “Artık kendimizi emekli edebiliriz, sonra pişman olup geri dönebiliriz. Her türlü olasılığa açığız. Birçok patenci de böyle yapıyor zaten. Eğer bu bizim son sezonumuzsa yaptığımız bütün programlarla barışık olmak isteriz…”

.

.

.

.

.